Suriye’deki çatışmaların başlamasından bu yana komşu ülke Türkiye, sığınmacı olmanın zorluklarını yaşayan ve geçici koruma statüsünde bulunan, sayıları üç buçuk milyona yaklaşan Suriyeliler için sığınak haline gelmiştir.
Genel olarak mültecilik ve sığınmacılık konusu özelinde Suriyelilerin çektiği acılar, yerinden edilmeleri, parçalanmışlıkları ve vatanlarını terk etmek zorunda kalmaları çektiği acılar göz ardı edilmiş, hesaplaşma ve siyasi çekişme aracına dönüşmüştür. Sığınmacılar meselesi, birbirine rakip olan siyasi partilerin seçmenleri kendi taraflarına çekmek ya da başka bir tarafa yönlendirmek için birbirleri üzerinde bir baskı aracı haline gelmiştir. Birçok kesim ve taraf tarafından Suriyelilerin çektiği acının boyutu unutulmuş ve Suriyeli sığınmacılar meselesi insani boyutundan uzaklaştırılmıştır.
Bu nedenlerle Türkiye’de kayıtlı bulunan Suriye kökenli sivil toplum kuruluşlarını bünyesinde barındıran Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Federasyonu, Türkiye’deki tüm siyasi partilere bu açıklamayı yapmakta ve bu açıklama aracılığıyla aşağıdaki hususları vurgulamaktadır:
- Yaygın olan kanaatin aksine, Suriye’deki silahlı çatışmalar bir “iç savaş” değil, istihbarat rejiminin kendi halkına karşı yürüttüğü sistematik bir saldırı ve Suriyelilerin Türkiye’ye hala devam eden ilticalarının da sebebidir. Bu yüzden Suriyelilerin Türkiye’deki varlığını bir yük olarak gören siyasi partiler, halkı üzerindeki sıkı güvenlik uygulamalarını kaldırması konusunda Suriye rejimine baskı yapmalıdır. Ayrıca yine bu siyasi partiler, uluslararası garantilerle Suriyelilerin güvenli ve gönüllü bir şekilde geri dönmesini sağlama konusunda uluslararası topluma baskı yapmanın yanı sıra geri dönmek isteyen sığınmacılarda güven duygusu yaratmak için ciddi adımlar atma konusunda aktif olarak mücadele yürütmelidir.
- İltica ve ülkelerini terk etme kararı, ardında birçok maddi ve manevi yıkımı barındıran kaçınılmaz bir karardır. Geçici koruma statüsünde bulunan sığınmacıların da ülkelerine dönüşü, Suriyelilerin de arzusu ve talebidir. Ancak iltica etmelerinin birinci nedeni olan Suriye rejiminin varlığını sürdürmeye devam etmesi ve Suriye’de bu büyüklükte bir insan grubunu barındıracak güvenli coğrafi alanın olmaması nedeniyle Türkiye’de kalmak zorundadırlar. Ayıca ülkelerinde temel yaşam ihtiyaçlarını garanti altına alan kaynakların yokluğu, bu meseleyi Türkiye’deki siyasi iç çekişmelerden çok uzakta insani bir mesele yapmaktadır.
- Suriyeli sığınmacılar, öldürülme, yerinden edilme, tutuklanma ve katledilerek ortadan kaldırılmaktan kaçan bir gruptur. Türkiye’ye iltica etmeleri, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 14’üncü maddesinde açıkça ifade edilen ve birçok uluslararası sözleşme ve antlaşma ile de onaylanan insani bir haktır.
- Türkiye’de devam eden seçim kampanyalarında ve çeşitli partilerin siyasi söylemlerinde Suriyeli sığınmacılar konusunun işlenmeye devam edilmesi, coğrafi koşulların Türkiye’ye dayattığı yeni bir unsur olarak ev sahibi toplum tarafından kabul edilmemelerine sebep olmakta ve Suriyeli sığınmacıların Türk toplumuna uyum sağlamalarını zorlaştırmaktadır.
- Suriyeli sığınmacılar meselesinin Türkiye’deki siyasi çekişmede bir malzeme olarak kullanılması, bazı taraflarca toplumsal sorunlardan ve ekonomik krizlerden sığınmacıların sorumlu tutulması, kamu ve özel kurumlarda sığınmacılara yönelik nefret söylemini körüklemeye önemli oranda katkı sunmuş, cinayetlerin işlenmesine ve can kaybına neden olan nefrete dayalı şiddet olaylarında artışa yol açmıştır.
Tüm bu hususlar ışığında Uluslararası STK Federasyonu (ULFED) olarak Türkiye’deki Suriyeli sığınmacılar meselesinin siyasi çekişme ve rekabetin dışında tutulmasını ve Türkiye’deki Suriyelilerin hayatları üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiler ve tehlikeli sonuçlar göz önüne alınarak Türk siyasetindeki çekişmelerden uzak tutulmasını talep ediyoruz.